Sosyal Medya

Güncel

Hakan Albayrak: Hollanda’da yaşayan Türklere karşı sergilenen inanılmaz vahşetin arka planı

1970’lerin Hollanda’sında Türk’e, Arap’a saygı vardı. Hatta sevgi vardı. Daha doğrusu biz öyle zannederdik. O zamanlar Almanya da fena değildi, ama Hollanda’ya ayak bastık mı kendimizi daha bir iyi hissederdik. Sonra bir şeyler oldu… Müslümanlara en “hoşgörü”lü Avrupa ülkesi birdenbire Avrupa’daki Müslüman düşmanlığının kalesi haline geldi… Müslümanlara verip veriştiren, hatta doğrudan doğruya İslam’ı hedef alan Theo Van Gogh, Pim Fortuyn, Hirsi Ali, Geert Wilders gibi tipler ‘Allah diyenin tepesine binelim!’ mealindeki faşist hezeyanlarıyla Hollandalıları yeni bir Haçlı seferine çağırdılar ve bu çağrı hem toplumda hem de devlette inanılmaz bir makes buldu…



Bundan 12 sene evvel Somali’nin baÅŸkenti MogadiÅŸu’da bir otelde Hollandalı bir foto muhabiriyle tanıştık. Kahveyi alabildiÄŸine sert içen melankolik bir adamdı. Kılık kıyafeti pejmürde idi. “Dikkat! Burada bir hikmet saklı” dedirten bir ‘aura’sı vardı.
 
Meraklandım ve aynı masada oturmak durumunda kaldığımız bir öğle yemeÄŸi esnasında küçük bir ‘yoklama’ çekmeye karar verdim. O günlerde Hollanda’nın 1 numaralı Ä°slam düşmanlığı sembolü olan Somali kökenli parlamenter Hirsi Ali hakkında ne düşündüğünü sordum. Kendisini yakından tanıyormuÅŸ, yakın zamana kadar ahbap oldukları bile söylenebilirmiÅŸ, ama Ä°slam’a ve Müslümanlara hakareti meslek edineli beri Hirsi Ali’yle arası açıkmış. Pim Fortuyn, Theo Van Gogh ve Hirsi Ali’nin estirdiÄŸi rüzgâr yüzünden Hollanda’nın kendisi için çekilmez hale geldiÄŸini ve pılını pırtısını toplayıp Etiyopya’ya göç ettiÄŸini söyledi. Addis Ababa’da yaşıyor, serbest foto muhabiri olarak çalışıyor, iÅŸ çıktıkça saÄŸa sola gidiyormuÅŸ. Bir daha Hollanda’da yaÅŸayabileceÄŸini zannetmiyormuÅŸ.
 
Bunları, nasıl desem, biraz bezgince anlattı. BaÅŸka bir ÅŸey anlatmaya da hiç hevesli görünmüyordu. Ama ben Addis Ababa’da yaÅŸamayı seçmesini ÅŸahane bulduÄŸumu söyleyip Afrika’ya methiyeler dizince gözleri parladı, yüzü aydınlandı, bakışı muhabbetlendi ve beni heyecanla tasdik edip Afrika’ya nasıl meftun olduÄŸunu anlattı. Buradaki hayatların sadeliÄŸinden, düşüncelerin yalınlığından, gülüşlerin güzelliÄŸinden ve bolluÄŸundan bahsetti uzun uzun. Afrika’da ÅŸahit olduÄŸu ve paylaÅŸmayı öğrendiÄŸi sahici mutluluÄŸun altını kalın çizgilerle çizdi. Kıtanın bazı bölgelerinde savaÅŸ vardı, kıtlık vardı, susuzluk vardı, evet; ama Avrupa’nın orta yerindeki Bosna-Hersek’te de yüzbinlerce insan katledilip milyonlarcası sefalete sürüklenmemiÅŸ miydi? Kosova’da, Makedonya’da da kan gövdeyi götürmemiÅŸ miydi? Kuzey Ä°rlanda ve Bask yurdunda da on yıllardır devam eden savaÅŸlar yok muydu? Hal bu iken Avrupa’yı yeryüzü cenneti olarak görüp Afrika’yı sadece yoksulluk, kan ve gözyaşı ile anan ve “Orada nasıl mutlu olabiliyorsun?” diye soran Hollandalı arkadaÅŸlarının bakışından yakındı. Dedi ki: “Farklı bir kültüre sahip olan her insanının varoluÅŸsal bir tehdit gibi görüldüğü, kimseye zararı olmayan bir Türk yahut Arap komÅŸunun sırf Müslüman diye huzursuzluk sebebi teÅŸkil edebildiÄŸi Hollanda toplumunda mı mutlu olacaktım?”
 
***
 
Hey gidinin Hollanda toplumu…
 
Almanya’da geçen çocukluÄŸumda dayımları ziyaret için ailece sık sık Hollanda’ya giderdik. Bir gün Breda ÅŸehrinde aÄŸabeyim Okay’la Almanca konuÅŸtuÄŸumuzu duyan Hollandalı bir kız ters ters bakıp “Alman mısınız?” diye sordu (“Pis Naziler! Hollanda’yı iÅŸgal eden Üçüncü Reich yıkılmadı mı? Hollanda topraklarında hâlâ ne arıyorsunuz?” diye sorar gibi). “Yok, Türk’üz” dedik. Kız gülümseyerek “Ä°yi o zaman” dedi.
 
1970’lerin Hollanda’sında Türk’e, Arap’a saygı vardı. Hatta sevgi vardı. Daha doÄŸrusu biz öyle zannederdik. O zamanlar Almanya da fena deÄŸildi, ama Hollanda’ya ayak bastık mı kendimizi daha bir iyi hissederdik.
 
Sonra bir ÅŸeyler oldu… Müslümanlara en “hoÅŸgörü”lü Avrupa ülkesi birdenbire Avrupa’daki Müslüman düşmanlığının kalesi haline geldi… Müslümanlara verip veriÅŸtiren, hatta doÄŸrudan doÄŸruya Ä°slam’ı hedef alan Theo Van Gogh, Pim Fortuyn, Hirsi Ali, Geert Wilders gibi tipler ‘Allah diyenin tepesine binelim!’ mealindeki faÅŸist hezeyanlarıyla Hollandalıları yeni bir Haçlı seferine çağırdılar ve bu çaÄŸrı hem toplumda hem de devlette inanılmaz bir makes buldu…
 
Wilders’in “Özgürlükçü Partisi”nin yükseliÅŸe geçtiÄŸi 2009 senesinde Hollanda DışiÅŸleri Bakanlığı’ndan bir zâta “Siz Avrupa’nın en yabancı dostu toplumu deÄŸil miydiniz? Ne oldu size böyle? FaÅŸistler nasıl bu kadar itibar görebiliyor, faÅŸist partiler nasıl bu kadar oy toplayabiliyor?” diye sorduÄŸumda, adam bana açık yüreklilikle ÅŸu cevabı vermiÅŸti: “Mesele, Özgürlükçü Parti’nin yükseliÅŸinden ibaret deÄŸil. Geleneksel saÄŸ ve sol partilere oy verenlerin çoÄŸu da yabancılardan hoÅŸlanmaz. Bütün toplumu kuÅŸatan bir meseleyle karşı karşıyayız. Aslında bizim toplumumuz her zaman yabancı düşmanıydı, fakat Ä°kinci Cihan Harbi’nden sonra oluÅŸan antifaÅŸist atmosferde bunu ortaya koymaktan imtina ediyordu. Nazilere benzetilmemek için yabancıları seviyormuÅŸ gibi yapıyor, Müslümanlara gülücükler dağıtıyordu. AkÅŸam olup evlere çekildiÄŸinde ise ‘Nedir bu Türklerden, Faslılardan çektiÄŸimiz?’ diye homurdanıyordu. Theo Van Gogh, Pim Fotuyn gibi kimselerin hızla popülerleÅŸmesi, toplumun hislerine tercüman olmalarındandır. Gerçek yüzünü göstermeye cesaret edemeyen toplum, Müslümanlara duyduÄŸu tepkiyi, alenen Ä°slam düşmanlığı yapan sanatçılara ve siyasetçilere sahip çıkarak ortaya koyuyor. Bunların aşırılığı söz konusu olduÄŸunda ‘demokrasi’ diyor, ‘ifade hürriyeti’ diyor, ‘ekstrem fikirlere de tolerans göstermek lazım’ diyor, ama aslında onlara düpedüz ‘Aferin, çok iyi yapıyorsunuz, Müslümanlara vurmaya devam edin!’ demek istiyor.”
 
Ve sene 2017… Hollanda toplumu, demokratik bahanelerin arkasına sığınma gereÄŸini duymadan ‘Vurun Müslümanlara!’ diyecek kadar arsızlaÅŸtı çoktan (Pek ortalıkta göremediÄŸimiz istisnalar kaideyi bozmaz). Camileri kapatmayı, başörtüsünü yasaklamayı, hatta Kur’an’ı bile yasaklamayı vaat eden Wilders’in partisi artık ‘ana akım’ı temsil ediyor ve iktidardaki “muhafazakâr-liberal” parti onunla –çok af buyurun- sidik yarıştırıyor. Yarışın ÅŸu günlerdeki ana teması, ‘pis Türkler’in özgüvenini patlatarak Hollandalılık gurur ve ÅŸuuruna meydan okuyan ErdoÄŸanizmle mücadele!
 
***
 
Evvelki gece Rotterdam’da Türkiye’ye ve Hollanda’da yaÅŸayan Türklere karşı sergilenen inanılmaz vahÅŸetin arka planı bundan ibaret.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.